Valensiya Hakkında Tavsiyeler ve Notlar

Barselona’dan otobüsle yola çıkıp yaklaşık dört buçuk saat sonra Valensiya’ya ulaştım. Yurtdışındaki gezilerimde eğer şehir değiştireceksem ve imkanım varsa otobüs yolculuğunu öncelikli olarak tercih ediyorum. Otobüs yolculuğu sayesinde birbirinden farklı birçok şeyi aynı anda gözlemleyebiliyorum. Valensiya-Barselona yolculuğum ‘Estación de Autobuses de Valencia’ istasyonunda tamamlandı ve şehre giriş yaptım.

M.Ö. 138 yılında kurulan şehrin ilk adı ‘Valentia Edetanorum’ olarak kayıtlarda geçiyor. Bir dönem İspanya’nın başkentliğini de yapmış bu şehir, 1 milyona yaklaşan merkez nüfusu ile İspanya’nın üçüncü büyük şehri konumunda. Tarihin ve modern dünyanın çok güzel harmanlandığı keyifli bir şehir olan Valensiya’da İngilizce bilme oranı Madrid ve Barselona’ya göre daha düşük fakat halkın yardımsever yapısı sayesinde dil ile ilgili herhangi bir problem yaşamıyorsunuz. Mimari olarak Gotik tarzın hakimiyeti söz konusu olsa da modern ve fütüristik yapılara da fazlaca denk geliyorsunuz.

Valensiya, İspanya’nın en önemli limanlarından bir tanesi olan ‘Valensiya Limanı’na sahip. Bu liman o kadar önemli ki şehri Avrupa’da da stratejik bir konuma getiriyor. İnovasyon ve mimari alanda Avrupa’nın önde gelen şehirleri arasında gösteriliyor. Bu şehir Madrid veya Barselona gibi turist akınına uğrayan bir yer değil. Bu sayede yerel kültür ile daha rahat kaynaşma fırsatı yakalıyorsunuz.

Valensiya’yı gezmek için 2 günün (Maksimum 3 gün) yeterli olacağını düşünüyorum. Tecrübe ettiğim kadarıyla da güvenli bir şehir. Bundan dolayı günün her saatinde rahatlıkla gezebileceğinizi düşünmekteyim. Bu şehrin sokaklarında bol bol yürümenizi tavsiye ederim. Dar ve tarih kokan sokaklarında uzun süre kaybolun derim. Şehrin düz ayak olmasından dolayı da yürümek çok zor olmuyor.

Bu şehirde gezilecek yerler birbirine çok yakın olduğu için doğru bir planlama ile çok yorulmadan birçok yeri rahatlıkla ve hızlıca gezebiliyorsunuz. Umarım seyahatinize katkı sağlayacak bilgiler sağlayabilmişimdir. Bu güzel şehrin tadını çıkarmanız dileğiyle 🙂

Valensiya Şehir İçi Ulaşım

Taksi: Şehrin merkezi yapısından dolayı Valensiya’da çok fazla taksiye ihtiyacınız olacağını düşünmüyorum. Bu şehirde taksimetre açılışı 4 Euro. Taksimetre kilometrede 1 Euro civarlarında atıyor. Gece 10 ile Sabah 6 arasında ise taksimetre açılışı 6 Euro oluyor ve taksimetre kilometrede 1,18 Euro atıyor. Bekleme durumunda ise her on saniyede 0,05 cent civarlarında atıyor.

Valensiya Kart: Toplu taşıma araçlarını sık kullanacaksanız sınırsız biniş hakkı sunan Valensiya kartı öneririm. 24 saat, 48 saat ve 72 saat olarak üç farklı tipi mevcut. Kart ücretinin fiyatı ise sırasıyla 15 Euro, 20 Euro ve 25 Euro olarak değişiyor.

Tramvay ve Otobüs: Şehrin çok büyük olmayan yapısından dolayı tramvay veya otobüsü çok kullanacağınızı düşünmüyorum. Tek biniş ücreti her iki vasıta içinde 1,5 Euro.

Bisiklet: Şehri gezmenin en güzel yönteminin bisiklet olduğunu maalesef bu şehri keşfettikten sonra anladım. Ulaşım için ilk önerim bir bisiklet kiralamanız olur. Valensiya’nın düz yapısından dolayı da bisikleti yorulmadan sürebilirsiniz. Bisiklet kiralamayı düşünürseniz Valensiya Belediyesi tarafından hayata geçirilen Valenbisi adlı bir bisiklet paylaşım sistemine bakmanızı öneririm. Bu sistemin şehir genelinde 250 istasyonu ve 3000’e yakın bisikleti bulunuyor. http://www.valenbisi.com/  

Otogar: ‘Estación de Autobuses de Valencia’ otogarı şehir merkezine 20-25 dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunuyor.

Şehirlerarası Yolculuk: Şehirlerarası yolculuk için otobüs veya tren bileti alımı için https://www.omio.com tavsiye edebilirim. Bu siteden istediğiniz şekilde ve tüm detayları görerek bilet alabiliyorsunuz.

Valensiya’da Yeme-İçme

Paella: Valensiya Paella’nın ana vatanı olarak kabul ediliyor. Bundan dolayı bu şehre geldiğinizde Paella yemeden dönmeyin. Paella için Bodego de la Sarieta adlı sıcak ve hoş mekanı öneririm. 1 adet Paella 12,5 Euro civarlarında. Daha önce deniz ürünlü Paella yediğim için burada tavşan etli olanını denemek istedim. Tadı fena değildi ama deniz ürünlü Paella her zaman favorim. İlk defa Paella yiyecekseniz bence deniz mahsülleri olandan başlayın derim. Bu mekanda çalışanlarla İngilizce anlaşmak biraz zor ama hallediyorsunuz. Ben Paella’nın yanında şarap içmiştim ve bir kadeh beyaz şarap için de 3 Euro ödedim.

Churros: İspanya’nın en meşhur ve bilinen tatlılarından biri olan Churros’u şehrin farklı yerlerinde bulabilirsiniz. Genel olarak bir porsiyon Churros 2-3 Euro arasında değişiyor. Churros’u İspanya’nın birçok yerinde aynı kalite yiyebileceğiniz için özel bir mekan aramanın çok gerekmediğini düşünüyorum.

Horchata: Şeker, vanilya, tarçın konularak yapılan bu içecek meşhur olmasına karşın çok kolay bulunabilen bir lezzet değil. Şekerli bir tadı olan Horchata, Valensiya’da daha çok badem türevlerinden yapılıyor. Bu içeceği bulduğum mekanın adını not düşmeyi unutmuşum ama Valensiya Katedrali’nin ana giriş (biletli) kapsının köşesinde bulunan dondurmacıda bulabilirsiniz. Bir bardak Horchata 3-4 Euro civarlarında.

İspanyol Omleti (Tortilla): İspanya’nın klasik ve en önemli kahvaltı yiyeceklerinden bir tanesi olan Tortilla için ‘Bar de Lonja’ (Mercado Central’ın hemen yanında)adlı mekanı öneririm. Burada omlet, çay ve portakal suyu için 8 Euro ödedim.

Valensiya’da Gezilecek Yerler

Valensiya Katedrali (Catedral de Santa María de Valencia): Valensiya Katedrali, şehrin en önemli meydanlarından biri olan Plaza de la Virgin’de bulunuyor. Bu katedral gotik, barok ve neo-klasik gibi üç farklı mimari türün karışımdan oluşuyor. 13. Yüzyılda inşa edilen bu yapı cami olan bir yapının üzerine kurulmasıyla da biliniyor. Hristiyanların istilası sonrasında burada bulunan cami, katedrale dönüştürülüyor ve günümüze o şekilde geliyor. En tepesine çıkmak için yaklaşık 210 basamak çıkmanız gereken Katedrali gezmek için bir saate yakın zaman ayırmanızı öneririm. Giriş ücreti 3 Euro.

Bilim ve Sanat Şehri (City of Arts and Sciences): Santiago Calatrava tarafından 1996 yılında planlanan ‘Bilim ve Sanat Şehri’ sadeceValensiya’nın değil İspanya’nın da önemli simgelerinden bir tanesi. İçerisinde Palau De Les Arts Reina Sofia (Opera Binası), Hemisferic (Sinema Salonları), sahne sanatları merkezi, Umbracle (Park) , Bilim Müzesi, Agora (Etkinlik Alanı) ve L’Oceanografic (Akvaryum) gibi birbirinden farklı alanları barındırıyor. Bu şehri Valensiya’nın ihmal edilen bir bölgesini canlandırmak için yapılmış. İki kilometrelik bir uzunluğa sahip ‘Bilim ve Sanat Şehri’, 350 bin m2’lik bir alan üzerine kurulu. Buranın hem gece hem gündüz ayrı bir görüntüsü var. Bundan dolayı bir gece bir de gündüz gelmenizi öneririm.

Santos Juanes Kilisesi  (Iglesia de los Santos Juanes): Valensiya’nın en eski kiliselerinden biri olan Santos Juanes Kilisesi  (Iglesia de los Santos Juanes), mimari anlamında görülmesi gereken tarihi yapılardan bir tanesi. 14. yüzyılda inşa edilen ve gotik mimari tarza sahip bu yapı, 1500’lü yıllarda çok büyük bir yangın geçirmiş ve sonrasında bazı restorasyonlar görmüş olmasına karşın halen ayakta.

La Lonja de la Seda de Valencia: Valensiya’nın en popüler mimari yapılarından biri olan bu eserin yapımı tam 52 yıl sürmüş. 1996 yılında UNESCO tarafından koruma listesine alınan bu yapı aslen ipek ticaretinde kullanıldığından dolayı İngilizce’de ‘Silk Exchange’ olarak da geçiyor. İç mimarisindeki görkemli kolonları oldukça dikkat çekmekte. Gotik mimarinin en güzel örneklerinden birini görebileceğiniz bu yapı Mercado Central pazarına çok yakın konumda yer alıyor. Giriş ücreti ise 2 Euro.

Serranos Kapısı (Torres de Serranos): Plaça dels Furs’de bulunan Serranos Kapısı, şehri korumak için yapılan 12 adet kapıdan bir tanesi. Şehrin kutlamalarının başlangıç noktası olarak kabul edilen bu kapı 14 yüzyılda inşa edilmiş.

Palau de la Generalitat: Valensiya’daki kurumların en yüksek temsiliyeti olarak kabul edilen bu gotik yapıyı gezmek yaklaşık yirmi dakika civarlarında sürüyor. Giriş ise ücretsiz.

L’Oceanogràfic:Avrupa’nın en büyük akvaryumu olan L’Oceanogràfic 2003 yılında hizmete açılmış. 500’den farklı türün ve 45.000’e yakın canlının bulunduğu bu kompleksi hakkıyla gezmek için iki saatten az zaman ayırmayın derim. L’Oceanogràfic, deniz ekosistemini tam anlamıyla deneyimleyebileceğiniz harika bir yer.  On bölümden oluşan bu park Félix Candela, Alberto Domingo ve Carlos Lázaro tarafından tasarlanmış. Bilet fiyatları tercih edilecek paket göre 23-35 Euro arasında değişiyor. Avrupa’nın en büyük deniz yaşam merkezini gezmek için verdiğiniz paraya değeceğinden emin olabilirsiniz. Buraya Plaza de Virgin’den taksi ile gelmek 11 Euro civarlarında tutuyor. https://www.oceanografic.org/en/

Turia Bahçeleri (Jardins del Turia): İspanya’nın en büyük şehir parklarından biri olan Turia Bahçeleri, 1957 yılında şehir meydana gelen büyük sel felaketinden sonra Turia nehrinin yönü değiştirilerek o dönemde nehrin olduğu yere yapılmış. Bilim ve Sanat Şehri’nin (City of Arts and Sciences) hemen yanında bulunan bu bahçeler yaklaşık 10 km’lik yeşil bir alana sahip.

Barrio del Carmen: Valensiya’nın en merkezi yeri olan Plaza de la Virgin’in çevresinde bulunan Barrio del Carmen’in dar sokaklarında kaybolmanızı öneririm. Valensiya’da olduğunu hissedebileceğiniz en güzel ve keyifli bölgelerden bir tanesi. Birçok mimari yapıyı da sınırları içerisinden bulunduran bu bölgede bolca vakit geçirmenizi öneririm.

Iglesia de las Escuelas Pías: 18. yüzyılda inşa edilen ve barok tarzı mimariye sahip bu yapı, Valensiya mimarisinin yerel özelliklerini barındırıyor. Farklı dönemlerde zararlar görmesine karşın günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış.

Plaza de la Virgen: Eskiden Plaça de la Seu veya Plaza de la Catedral olarak bilinen bu meydan Santa María Katedrali, Virgen de los Desamparados Bazilikası ve Generalitat Sarayı’nın ortasından bulunuyor. Şehrin diğer sembollerinden biri olan Turia çeşmesi de burada bulunuyor.

Mercado Central: Mercado Central, gezdiğim ülkeler arasında gördüğüm en temiz ve en düzenli pazarlardan bir tanesi. 1914 yılında kurulan bu pazar yeri şehrin merkezinde yer alıyor. İçerisinde canlı deniz ürünleri, et ürünleri, şarap ve kahve gibi birbirinden farklı türde mekanların bulunduğu pazar ‘Calle de Belluga’ da bulunuyor. Giriş ücretisiz.

Jardin de Parcent: Bu parkı turistik gezi açısından değil de sevdiğim için öneriyorum. Tarihi yapıların arasında tam bir mahalle kültürü ile harmanlanmış bir park. Bu parkın gece görüntüsü ise daha güzel.

Torre del Micalet: Burası ayrı bir mekan olmamasına karşın bazı kaynaklarda ayrı gösterildiği için bende ek bir başlık açmak istedim. Valencia katedralinin çan kulesi olan Torre del Micalet’in yapımı 48 yıl sürmüş ve 1429 yılında açılmış. Sekizgen bir prizma yapıya sahip olan çan kulesi, 51 metre yüksekliğinde ve 207 basamağa sahiptir.

Valensiya – Türkiye Mesafe

Uçak ile 2.500 km uzaklıkta bulunan Valensiya, İstanbul’a 4 saatlik bir uçuş mesafesinde yer alıyor. Artan döviz kurlarından dolayı yazıyı yazdığım tarihte en uygun uçak bileti fiyatları 2.300 TL civarlarına değişiyordu.

Valensiya Konaklama

Bu şehirdeki konaklamamı AirBnb aracılığı yapmıştım.  Carrer de la Bosseria 31, Ciutat Vella, Valensiya bulunan UNIK. Apartments Valencia’de kaldım. Bir gece konaklama ücreti 37,4 Euro’idi. Merkeze yakınlığı açısından bu adrese yakın lokasyondaki yerleri tavsiye ederim.

Valensiya’da Hakkında Kısa Tavsiyeler

  • Turia Bahçelerinde sabah yürüyüşü yapın,
  • Plaze de Virgin’de kahve içerek tarihi mimarilerin tadını çıkarın
  • Barrio del Carmen’in dar sokaklarında kaybolun
  • Bilim ve Sanat Şehrine (City of Arts and Sciences) bisiklet kiralayarak gidin
  • Harika bir deniz dünyasına sahip L’Oceanogràfic’i mutlaka deneyimleyin
  • Bilim ve Sanat Şehrine (City of Arts and Sciences)’de bir kahve için fütüristik mimarileri izleyin
  • Mutlaka Paella yiyin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir