Beyrut Hakkında Tavsiyeler ve Notlar

Orta Doğu’nun Paris’inden selamlar. Mistik ruhu olan yerleri sanırım daha çok seviyorum. Bu seyahatimde rotam Beyrut oldu. Hafta sonu rahatlıkla kaçış yapabileceğiniz körfez şehri olan Beyrut, 3 Milyon’a yakın bir nüfusa sahip. Daha önce bir Orta Doğu ülkesi görüp buraya geldiyseniz birçok detaya şaşıracağınıza eminim. Beyrut’a vizesiz seyahat edebileceğiniz için bu fırsatı değerlendirin derim. Burası ağırlıklı olarak Akdeniz iklimine sahip. Bence en güzel dönemleri ise bahar ayları.

Beyrut’a gelmeden önce Brad Anderson’un “Beyrut” filmini izlemenizi öneririm. Şehrin özellikle geçmişine öncesi ve sonrasına ışık tutması açısından bu film kıymetli bir eser. Beyrut, sofistike ve kozmopolit taşralıyı harmanlayan şaşırtıcı çelişkilerle dolu bir şehir. Tarihi nerdeyse 5 bin yıl önceye giden, birçok medeniyete ev sahipliği yapan bir yerden bahsediyoruz. Beyrut’ta bulunduğum süre boyunca istisnai durumlar dışında hiçbir zaman Orta Doğu ruhunu hissetmedim. Şehirde Sünni, Şii, Müslüman, Ermeni, Rum, Maruni Katolik, Ortodoks ve Protestan gibi birçok dinden insan ile karşılaşmanız olası. Her ne kadar keyifli de olsa elektriklerin halen aynı gün içerisinde birkaç defa gittiğini de belirteyim. Geceleri şehrin arka yerlerindeki sokak lambalarının da tasarruf açısından söndürüldüğünü not düşelim.

Beyrut bir dönemler Orta Doğu’nun finans merkezi olarak konumundaydı. O yüzden şehrin birçok yerinde Fransa, İspanya veya İtalya’da geziyor gibi hissedebilirsiniz Lübnan’da 1975-1990 yılları arasında yaşanan, 150 ila 230 bin insanın ölümüne neden olan iç savaş aslında ülkeyi çok ciddi etkilemiş. Sonrasında yavaş yavaş toparlanmaya başlayan şehir, 2020 yılında gerçekleşen liman patlaması ile sadece şehir değil ülke ciddi anlamda geriye gitmiş. Patlama ile ilgili detayları aşağıdaki kısa vlog’umdan izleyebilirsiniz.

Beyrut’u güzel bir şekilde iki gün içerisinde rahatlıkla gezebilirsiniz. Sokaklarını gezerken kulaklığınızda Sabah Bülbülü lakaplı Lübnan asıllı sanatçı Fairuz’u (Feyruz) açarsanız ayrı bir ruha girebilirsiniz.

Burası gezmesi oldukça kolay bir şehir. Beyrut’u yürüyerek gezmeyi tercih ettim ama yorulduğunuz an taksiyi de bir o kadar rahat bulabilirsiniz. Taksilerde pazarlık en kritik nokta. Hiç çekinmeyin en dipten verin rakamlarınızı.

Beyrut’un en ücra sokaklarına kadar girdim. Buralarda biraz çekinmedim değil ama bu biraz benim macerayı sevmemden de kaynaklı. Aksi durumda şehir oldukça güvenli. Sadece merkezi ve belirli noktaları gezerseniz Beyrut ruhunun eksik kalacağı görüşündeyim. O yüzden şehri gezerken bisiklet kiralama imkanınız olduğunu da belirteyim. Gündüz sıcakta binmek zor olsa dahi gece ‘Beirut By Bike’dan bisikletinizi kiralayarak da bir gece turu yapmanızı ayrıca öneririm. Saatlik olarak ücretler 4-5 dolar arasında değişiyor.

OFFLINE HARİTA ÖNEMLİ BİR DETAY

Lübnan’da Türk GSM operatörlerin anlaşması olmadığı için gitmeden önce offline harita indirmenizi şiddetle öneririm. Google Maps’in offline haritaları çok iyi çalışıyor. Seyahatim boyunca hiç internet olmadan offline haritalardan şehri gezdim. Bu haritanın nasıl indirileceğine dair detayları ise buradan inceleyebilirsiniz.

HAVALİMANI – HAMRA VEYA GEMMAYZEH ULAŞIM

Şehrin merkezini Hamra veya Gemmayzeh olarak baz alırsanız (-ki araları yakın) havalimanından taksi ile buralara ulaşım maksimum 8-8,5 USD civarında tutacaktır. Taksilerde taksimetre bulunmadığını belirteyim, her şey pazarlık usulü. Birçok Orta Doğu ülkesinde olduğu gibi havalimanı çıkışında taksiciler hemen başınıza üşüşecekler. Burada yapılması gereken bir şekilde internet bulup ya Uber’den taksi çağırmak ya da taksiciler ile pazarlık yapmak. Şehir merkezine fiyatı 20-25 USD’den açacaklarına emin olun. Dakikalar içerisinde bu fiyatı 15 USD’ye kadar rahatlıkla düşürebilirsiniz. Ondan sonrası sizin pazarlık yetkinliğinize kalmış fakat maksimum ücretin 8-9 USD olacağını unutmayın.

BEYRUT DUVAR RESİMLERİ

Şehrin detaylarına girmeden heyecanla bu bölümü anlatmak istedim. Beyrut’ta gezerken dikkat etmenizi istediğim belki de en güzel detaylardan bir tanesi duvar resimleri. Duvar sanatı Beyrut’ta resmen hayatın bir parçası… Şehrin her yerinde başka başka çizimler var. Öylesine çok ki…

Duvarlar, resmen halkın dili olmuş!

BEYRUT KONAKLAMA

Beyrut’ta konaklama lokasyonu önemli zira gezerken yorulduğunuzda veya gezmeye başladığınızda şehrin birçok yerine doğru konumda bulunmak kritik. Hamra veya Gemmayzeh konaklama için iki doğru bölge. Beyrut gezimde The J Hotel & Spa’da konakladım. Bu otele 10 üzerinden 7-7,5 veririm, ihtiyaçlarımı yeterli düzeyde karşıladı. Bu bölgelerde konaklamanızın bir tık iyi olmasına özen göstermenizi tavsiye ederim. Aşağıdaki haritada işaretlediğim yerler konaklama için ideal lokasyonlar.

NEDEN HER EVİN BALKONUNDA AĞAÇ VAR?

Lübnan bayrağın ortasında bulunan sedir ağacı, ebediyeti ve istikrarı simgeliyor. Kaynaklarda bu detay için özel bir yer ayrılmamış olmasına karşın benim çok dikkatimi çeken bir konu oldu. Her evin balkonunda fotoğraftaki gibi ağaçlar yer alıyor. Yerel halka danıştığımda ise sedir ağacını sembolize etmeleri için koyduklarını öğrendim.

DÖVİZ BOZDURMA VEYA YEREL PARA BİRİMİ

Beyrut’ta ister dolar ister dinar harcayabilirsiniz. Önerim ise harcamalarınızı yerel para birimi olan lira yapmanız. Büyük farklar olmamasına karşın bazı yerlerde hesap ödeme de farklılıklar çıkabiliyor. Beyrut’un birçok noktasında dolar bozdurabilmek mümkün. Ben döviz bürosu bulamadığımda, bir abimiz aniden motorun altından döviz bürosunu çıkarıverdi. 🙂 Döviz büroları ile bu tarz yerlerde para bozdurma arasında %2’lik bir farklılık ortaya çıkabiliyor.

BEYRUT’U GEZMEYE NEREDEN BAŞLAMALIYIM?

Beyrut kompakt bir şehir ama hızlı ve keyifli bir başlangıç için Mohammad Al-Amin ve The Egg’in olduğu bölümü şehri gezmeye başlarken merkez olarak baz alabilirsiniz. Zira, Hamra ile Gemmayzeh arasını bu sayede daha rahat bölümleyerek gezebilirsiniz.

GEMMAYZEH VE MAR MİKHAËL

Gemmayzeh Beyrut’un en havalı caddesi ve bölgesine hoş geldiniz! Burada gezerken ben acaba İstanbul’da mıyım yoksa Barselona’da La Rambla’nın arka sokaklarında mıyım diye kendime çok sordum 😊 Cadde boyunca sağlı, sollu olarak birçok kafe, pub ve restoran görebilirsiniz. Burada Orta Doğu’da değilsiniz. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar açık ve hareketli bir caddeden bahsediyoruz. Ara sokakları da ayrı detaylara sahip. Aşırı abartmak istemem ama bulunduğu coğrafyayı düşündüğünüzde bence çizgi dışı bir yerden bahsediyoruz. Beyrut’un sanatsal bohem mahallesi olarak da adlandırılan Gemmayzeh, dar sokaklara ve Fransız döneminden kalma güzel tarihi binalara sahip. Güne bu sokakta başlayabileceğiniz çok güzel kahveciler olduğunu da paylaşayım.

ŞEHİTLER MEYDANI

Buranın eski fotoğraflarına bakınca etkilenmemek mümkün değil. Yeşille tarihin karıştığı bir meydandan, bomboş ve ruhun kaybolduğu bir alan dönüşmüş. Bu meydan ismini 1916 Şehitler Meydanı’nda korkunç şekilde infazların yapılmasının ardından alıyor. İlerleyen dönemlerde de bu meydanda birçok asılma vakaları gerçekleşmiş. Bir dönem buraya Al-Burj Meydanı’da deniyormuş. Meydanın adı tam altı defa değiştirilmiş.

Şehitler meydanında yer alan heykel 1960 yılında İtalyan heykeltıraş Renato Marino Mazzacurati imzasını taşıyor. Heykelin yanına gittiğinizde kurşun delikleriyle delik deşik olduğunu göreceksiniz. Lübnan İç Savaşı sırasında yok edilenlerin simgesi haline gelen heykele hükümet tarafından da dokunulmamış ve bir sembol haline gelmiş.

THE EGG

The Egg, hikayesiyle birlikte düşünüldüğünde tam anlamıyla sembol yapılardan. İnşa edilmeye başlandığı dönemlerde şehre, ülkeye modernist anlayışı getirmesi açısından önemli. Buranın yapımına 1965 yılında bir sinema binası olarak başlanıyor fakat daha sonra patlak veren iç savaştan dolayı inşaat yarım kalıyor. O zamandan bu yana Lübnan hükümeti binayı tarihi bir yer olarak bırakıyor. Savaş sırasındaki kurşun izleri dahi bina üzerinde halen durmakta. The Egg sonraki dönemlerde ülkedeki birçok protestonun da sembolü haline gelmiş. Burayı gezerken iç bölümüne girmenizi ise çok fazla tavsiye etmem. Bir tık tehlikeli olabilir. Yine aynı şekilde merkezde olmasına karşın arka sokaklarına da fazla girmeyin derim.

MUHAMMED EL EMİN CAMİİ 

Lübnan’ın en büyük camisi olan Muhammed El Emin, 11.000 metre karelik bir alan üzerine kurulu. 65 metrelik yüksek minareleri ve 48 metre yüksekliğindeki mavi kubbesi ile oldukça ihtişamlı. Tarihi 1900’lerin başına dayanıyor. Şehrin baskın bir sembolü haline gelmesine karşın içerisini gezdiğimde öyle ayırt edici bir detay göremedim. Özellikle Türkiye gibi cami mimarisinin üst seviyede olduğu bir ülkeden geliyorsanız burası sizin için oldukça standart bir yapı olacaktır. Mimari olarak da İstanbul’daki Sultan Ahmet Camisine oldukça benzer. Cami, 2020 yılındaki liman patlamasında da ciddi zarar görmüş.

SAINT GEORGE MARONITE KATEDRALİ

Burası Muhammed El Emin Camisinin hemen arkasında yer alıyor. Saint George Maronite Katedrali’nin yapımı 1894 yılında tamamlanmış ve Joseph Debs tarafından yapılmış. Lübnan iç savaşında ciddi hasar gören katedral, çatışmalar sonrası önemli bir restorasyon geçirmiş. Katedralin bahçesinde Roma döneminden kalma kalıntılar bulunuyor. Bu bölümü katedrale girmeden diğer taraftan da görebiliyorsunuz. Açıkçası buraya kadar gelmişken içerisini bir görün derim ama katedrali özellikle ön plana çıkaran bir detayın olmadığının da altını çizeyim.

ROMA HAMAMI

Saint George Maronite Katedrali bahçesinde yer alan Roma Hamamı tarihi MS 1. yüzyıla kadar uzanıyor. 1968 yılında keşfedilen Roma Hamamı, 1990’lı yıllara kadar ciddi bir yenilenme geçirmiş. Burası eski dönemlerde önemli bir buluşma yeri olarak kullanıyormuş ve tüm halka açıkmış. Mermerden havuzu ve saunası, taş havuzu, caldarium olarak adlandırılan ana odası ve orta alanlarıyla Roma Hamamı alanı birlikte önemli bir tarihe geçmişe sahip.

PLACE DE L’ÉTOILE MEYDANI

Her şeyden önce bu meydanı görmeye geldiğinizde başka bir dünyaya girdiğinizi göreceksiniz. Her ne kadar şu an apokaliptik filmleri andırsa dahi meydan eski dönemlerde efsane güzellikteymiş. 1900’lü yılların başında Fransız mandası sırasında oluşturulmuş. İlk başta yedi bölümden oluşması planlanmasına karşın beş bölümlü olarak açılmış. Burası kapanmadan önce ailelerin popüler buluşma yeriymiş. Burayı gezerken eski fotoğraflarına da bakmanızı öneririm. Gerçekten başka bir dünyaya gideceğinizden eminim. Ortada bulunan saat kulesi ise 1934 yılında inşa edilmiş. Bu alanın Lübnan Parlamentosu’na da ev sahipliği yaptığını belirteyim. O yüzden her yerde de askeri güçlere denk geleceksiniz. İçeriye girmekte herhangi bir sıkıntı olmuyor. Sadece profesyonel video çekimi yapmak isterseniz uyarı alabilirsiniz.

AL OMARI ULU CAMİ

On ikinci yüzyılda haçlılar tarafından inşa edilen ve eski dönemlerde kilise olarak yapılan bu yapı, 1291 yılında Memlükler tarafından şehrin Ulu Camisi’ne dönüştürülmüş. Altındaki Roma sütunları ve taş tonozları olan antik bir sarnıç bulunuyor. Şehrin en önemli dini yapılarından biri olan cami, iç savaş sırasında ciddi hasar görmüş ve 2004 yılında tadilatı tamamlanmış.

ZAITUNAY KÖRFEZİ

Beyrut Limanı çevresinde yer alan Zaitunay Körfezi, özellikle gece gezmesi keyifli yerlerden. Güzel fotoğraflar çıkarabileceğiniz bu alan, bir anlamda Beyrut’un en modern bölgelerinin de başında geliyor. Çevresinde bir sürü mağaza ve dinlenmelik mekan bulunan Zaitunay, gece yürüyüşleri için ideal lokasyonlardan.

BEYRUT ÇARŞILARI (BEIRUT SOUKS)

Beyrut’un belki de en önemli ticari alanlarından bir tanesi olan Beyrut Souks’un içerisinde 200’den fazla mağaza bulunuyor. Birçok dünya markasının da yer aldığı Beyrut Souks hem mimarisi hem de yapılanması oldukça güzel ve gezmesi de bir o kadar keyifli. Burası Beyrut’un en büyük ve en çeşitli alışveriş ve eğlence bölgesi. Çevresindeki mimari ise gerçekten etkileyici. Buranın mimarisi Roma döneminden kalma antik sokak ağının bazı yönlerini canlandırıyor. Beyrut iç savaşında önemli bir üs haline gelmiş ve birçok alanı iç savaş sırasında yıkılmış. İlerleyen yıllarda ise yeniden yapılan bu alan temelde 5.000 yıllık bir tarihe sahip.

BEİT BEYRUT

Ulusal Müze veya MIM Müzesine gidecekseniz Beit Beyrut yolunuzun üzerinde kalacak fakat yolunuzda olmasa dahi görmenizi öneririm. Burası sıradan bir bina gibi ama ilginç olan buranın iç savaşın baskın sembolü haline gelmesi. Binanın dışındaki kurşun izlenirini de çok net görebilirsiniz. En son böyle bir yapı ile Belgrad’da karşılaşmıştım. Bilmem sever misiniz ama ben böyle yapıların karşısına oturup kahve ve müzik keyfi yapmayı çok seviyorum. Buraya giriş ücretsiz. İç kısmında ise bazı dönemlerde sergiler olabilmekte. Toplamda 15-20 dakikanızı ayırmanız gezmek için yeterli olur.

BEYRUT ULUSAL MÜZESİ

Giriş ücretinin 1.000.000 LBP olduğu Beyrut Ulusal Müzesi’nde yaklaşık 100.000 nesneden oluşan koleksiyonların yanında 1.300 eser sergileniyor. Bana sorarsanız ücret biraz pahalı ama buraya gelmişken bu müzenin görülmesi gerekir. Keyifli bir mimarisi bulunan müzede beni en çok etkileyen eserler ise alt kısımda yer alan Tire ve Maruni mumyaları olmuştu. Hayatımda ilk defa bir çocuk mumyasını burada gördüm. Müze iç savaş sırasında hasar görmesine karşın 1999 yılında tamamen yenilenmiş ve hizmete açılmış. Burayı ortalama 60 dakika içerisinde gezebilirsiniz.

CORNICHE BEYRUT

Beyrut’un en ünlü sahil hattı olarak gösterilen Corniche, palmiye ağaçlarıyla kaplı ve keyifli bir manzaraya sahip. Geceleri nargile yuvası haline gelen bu bölgeyi gezecekseniz sabah yürüyüşü yapmanızı öneririm. Onun dışında aşırı kalabalık ve halkın yerel eğlencesinin merkezi haline gelmiş durumda.

BEYRUT MIM MÜZESİ

Beyrut’taki en etkilendiğim yerlerden biri tartışmasız MIM Müzesi oldu. Böylesine odaklı müzeleri çok seviyorum. Saint-Joseph Üniversitesi kampüsünde bulunan MIM Müzesi, dünyanın en heyecan verici özel maden koleksiyonlarına sahip. Müzede 2.000’den fazla mineral sergileniyor. Bu ürünler 70 ülkeden gelmiş ve 450 farklı türü temsil etmekte. 2013 yılında açılan müze görebileceğiniz en özel koleksiyonlardan biri olacak. Bu arada müzenin Beyrut Ulusal Müzeye 2 dk. mesafede olduğunu da hatırlatayım. Giriş öğrencilere ücretsiz, yetişkinlere ise 10.000 LBP. Ortalama 45 dakika içerisinde gezebileceğiniz MIM Müzesi’ndeki sinema filmini de izlemenizi öneririm. Burayı toplamda 45-50 dk.’da gezebilirsiniz.

GÜVERCİN KAYALIKLARI (PIGEON ROCKS)

Beyrut’un ikonik haline gelen doğal yapıları olan Güvercin Kayalıkları, tarih öncesi çağda jeolojik bir hareketle oluşmuş. Çevresinde çok güzel kafeler ve restoranlar bulunan Güvercin Kayalıkları doğal bir yapı. Burayı en güzel Starbucks, Bay Rock Cafe veya Al Falamanki Raouche gibi mekanlardan izleyebilirsiniz. Açıkçası izlemek için aşırı ekstra zaman harcamanıza gerek olmadığı kanısındayım. Burayı hem sabah hem de akşam izlemeye geldim. Gündüz sıcak oluyor ama geceleri kafelerde oturmadan da izleyebileceğiniz yerler var. Gece bisiklet ile gelmiştim buraya ve oldukça da güzeldi. Eğer ki kayalıklara bot turu yapmak isterseniz ise ücreti 30-35 USD civarlarında ama gerek olmadığı kanısındayım.

BEYRUT’YA NELER YENİR?

FALAFEL

Lübnan mutfağının en özel lezzetlerinden olan Falafel’i yiyebileceğiniz en doğru adres BARBAR. Gece geç saatlere kadar açık olan Barbar’da sandviç tarzında Falafel’i 270 Lübnan lirasına yiyebilirsiniz. İçecek isterseniz ise Kola’nın ücreti 100 Lübnan Lirası. Google Maps’e barbar yazarsanız burayı rahatlıkla bulabilirsiniz. Benim yediğim lokasyon Hamra’da yer alıyordu.

LE CHEF BEYRUT

Burası Gemmayzeh caddesinde bulunuyor. Le Chef, 2020 yılındaki Beyrut Liman patlamasında çok ciddi zarar görmüş ama daha sonra Russell Crowe’un desteği ile toparlanmış. O yüzden mekana gittiğinizde Russell Crowe’a teşekkür notlarını birçok yerde göreceksiniz. Burada Lübnan usulü Mercimek Çorbası, Etli Humus, Karnabahar Kızartma ve Börek yedim. Açıkçası Mercimek Çorbası’nın bu versiyonunu beğenmedim ama humus güzeldi. Beyrut’ta yerel lezzetleri tadabileceğiniz keyifli bir adres.

Menüyü de buraya bırakıyorum. Le Chef, Gemmayzeh gezinizde uğrayabileceğiniz bir adres.

ONNO

Ulusal Müze civarlarına gelecekseniz yemek noktanız olarak ONNO’ya uğramanızı öneririm. Hem personel ilgisi hem de lezzetleri iyi bir restoran. Burada Tabuli Salatası (Tabbouleh), Çam Fıstıklı Humus, Ermeni Usulü Vospov Feufteh (Mercimek Köftesi gibi) ve Lübnan usulü karışık ızgara yedim. Her biri de lezzetliydi.

Beyrut detayları ile keyif aldığım bir şehir oldu. 1950’lerdeki Beyrut’u araştırınca buraya olan hayranlığım daha da arttı. Alt kısma şehirden bazı fotoğrafları da bırakıyorum. Bence hafta sonu kaçabileceğiniz bir lokasyon ve fiyatlar da yüksek değil. İnternet bir problem.

Lübnan’ın gece hayatı da oldukça konuşulan konulardan ama gittiğimde tüm büyük mekanlar kapalı olduğu için herhangi bir yere gidemedim ve o yüzden o konuda bir tavsiyede maalesef bulunamıyorum. Geceleri ise Gemmayzeh’deki mekanlarda geçirdim.

Umarım katkı sağlayan detayları sizlerle buluşturabilmişimdir. Keyifli seyahatler 🙂

Beyrut Arka Sokakları

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir