2025’in Ezber Bozan Trendi: Absürtlük

Kaos, absürtlük, sıra dışılık, farklılık…

İnsanlık, hayat akışındaki kum saatini tersine döndürdüğü ancak kumun akışını kontrol edemediği bir döneme doğru ilerliyor. Zaman hızlanıyor, bilgiler çoğalıyor, zihinler içerik bombardımana maruz kalıyor. Böylesi bir akışta monotonluğu kırabilen şeyler ise beklenenden daha fazla dikkat ve ilgi çekiyor. Niteliğinden bağımsız olarak sıradan olan, böylesi bir bilgi ve içerik fırtınasında kaybolma veya yok sayılma riskiyle karşı karşıya kalabiliyor.

2000’li yıllarında henüz başlarıydı. Microsoft’un o dönem CEO’su olan Steve Ballmer sahneye “Developers, Developers, Developers!” (Geliştiriciler, Geliştiriciler, Geliştiriciler!) şeklinde bağırarak ve zıplayarak çıkmıştı. İzleyen herkes şaşkındı çünkü tarzı nereden bakılırsa bakılsın absürttü ve işin kitabına uymuyordu. Ancak yaptığı hareket stratejik bir absürtlüğe sahipti. O konuşma ve sahne performansı, yıllar geçmesine rağmen unutulmadı ve imza örneklerden biri olarak kaldı.

2000’lerden bu yana dünya, tahmin edilenden çok daha hızlı değişti. Bu dönüşüm, yalnızca teknolojiyi değil, insan algısını, iletişimi ve içerik üretimini de kökten etkiledi. Ancak tüm bu değişimlere rağmen, absürtlük her dönemde dikkat çekici bir araç olarak varlığını korudu. Bugün insanlarla bağ kurmak, onları etkilemek veya fark yaratmak her zamankinden daha zor. Çünkü benzer içeriklerin sonsuz bir döngüde üretildiği bir çağda yaşıyoruz. Fikirlerin sıradanlaşmaması için yalnızca yeni olmak yetmiyor; farklı, cesur ve kitlede duygu uyandıran içerikler üretebilmek de gerekiyor.

İç içe geçmiş kuşak dinamikleri içinde artık net ayrımlar çizmek neredeyse imkânsız. Dijital dünya, hız ve çok yönlü beklentilerle bireyler ve kurumlar üzerinde sürekli bir baskı yaratıyor. Bu baskının doğal bir sonucu olarak, yeni nesil psikolojik süreçler devreye giriyor ve bireylerin algıları, beklentileri ve yönelimleri değişime uğruyor. Özellikle günümüz dünyasında, sürekli bir “yenilik ihtiyacı” ve “farklı olma zorunluluğu” hem bireyleri hem de markaları görünürlük yarışında sınırlarını zorlamaya itiyor.

Tam da bu noktada, absürtlük kilit bir rol üstleniyor. Beklenmeyeni sunmak, alışılagelmişin dışına çıkmak ve hatta kaosun içindeki düzeni yeniden tanımlamak, geleceğin en büyük rekabet avantajlarından biri olabilir. Çünkü dikkat çekmek için artık sadece iyi ve doğru bütçeye sahip olmak yeterli değil; aynı zamanda şaşırtıcı, düşündürücü ve akılda kalıcı olabilmek de gerekiyor.

Absürtlük Neden Etkili?

İnsan beyni, absürt bir olayla karşılaştığında alışılmış bilişsel kalıpları bozulur ve yeni anlamlar oluşturmak için farklı mekanizmalar devreye girer. Absürt unsurlar, beynimizin tahmin sistemini sarsarak odak seviyesini artırır ve günümüzün en kıymetli kaynaklarından biri olan dikkati yoğunlaştırır. Beklenmedik durumlar, dopamin ve norepinefrin salgılanmasını tetikleyerek algıyı daha keskin hale getirir ve böylece ilgili konu, içerik veya süreç çok daha uzun süre hafızada kalır.

Olağan olaylar, beynimizi daha az zorlar ve konfor alanımızda kalmamıza olanak tanır. Ancak absürtlük devreye girdiğinde, alışılmış algılar yıkılır ve birey unutulmaz bir deneyim ekosistemine davet edilir. Bu nedenle sanatta, mizahta ve pazarlamada olsun, absürt detaylar hem bireyler hem de toplumlar üzerinde beklenenin ötesinde etkiler yaratma potansiyeline sahip.

Tarih boyunca absürtlük, bireylerin ve toplumların düşünce yapısını sarsan, yeniliği tetikleyen ve algıları dönüştüren bir katalizör olarak yer aldı. Bu detay geleneksel kalıpları yıkabilen süreçlerin en güçlü tetikleyicilerinden biri olarak hem yeni perspektifler yarattı hem de insan zihninde kalıcı izler bıraktı. Absürdün kaotik ve tahmin edilemez doğası, ezber bozan fikirlerin ortaya çıkmasına da en uygun zemini hazırladı. 

Pazarlama ve İletişimde Absürtlüğün Gücü

Bugünün dünyasında ezber bozabilmek için absürtlükten stratejik olarak faydalanmak büyük bir avantaj sağlayabilir görüşündeyim. Pazarlama ve iletişim çalışmalarında absürt öğelerin bilinçli bir şekilde kullanılması, tüketiciyle daha güçlü duygusal bağlar kurulmasını, içeriğin sıradanlıktan sıyrılmasını ve dikkat eşiğini aşmasını ciddi şekilde kolaylaştırabilir. Tabii ki dengeyi koruduğu ve marka amaçları ile hizalanabildiği sürece.

Markalar ve bireyler, dijital dünyada her gün daha fazla öne çıkmak istiyor ancak bilgi yoğunluğu veya dikkat dağınıklığı içinde kaybolabilmek ise çok kolay. İşte tam da bu noktada absürtlük, sadece bir pazarlama aracı değil, aynı zamanda güçlü bir strateji olarak öne çıkıyor. Bana göre absürtlük doğru dozda kullanıldığında, hızlı, etkili ve güçlü bir fark yaratma potansiyeline sahip. Geleneksel pazarlama kalıpları artık sert bir şekilde sorgulanıyor. Teknolojinin, algoritmaların ve tüketici alışkanlıklarının hızla değişimi, markaları katı kuralları terk etmeye zorluyor veya zorunda bırakıyor. Geleneksel reklam ve pazarlama yöntemleri dikkat çekmekte zorlanırken, sıra dışı, öngörülemez ve duygusal tetikleyicilere sahip içerikler, tüketici ilgisini çok daha güçlü bir şekilde çekiyor.

Stratejik açıdan bakıldığında absürtlük, tüketici tahmin sistemini sarstığı ve merak duygusunu tetiklediği için marka mesajlarının, alışılmış formatlara kıyasla daha uzun süre akılda kalmasını sağlayan bir kolaylaştırıcı. Ancak bu detay yalnızca şok etkisi yaratmak için değil; hikâye anlatımına derinlik kazandırmak, izleyiciyle duygusal bir bağ kurmak ve unutulmaz bir marka deneyimi tasarlamak için de bilinçli şekilde birçok detayda kullanılabilir. Örneğin, Fast food devi KFC, 2017 yılında yaptığı bir kampanyada Zinger sandviçini uzaya göndermişti. KFC’nin bu absürt ve gereksiz görünen hareketi, global çapta inanılmaz dikkat çekti ve markanın normal bir iletişim kampanyası ile kuramayacağı bağın kurulmasına olanak sağladı.

Bölümün girişinde de söylediğim gibi absürtlüğü doğru kullanabilen markalar, iletişim açısından güçlü oyuncular haline gelebilir.

Absürt Pazarlama: Ezber Bozan Strateji

Aslına bakılırsa absürt pazarlama, geleneksel reklamcılığın sınırlarını zorlayan, beklenmedik ve bazen mantıksız gibi görünen unsurları bilinçli bir şekilde kullanarak dikkat çeken bir strateji. Pazarlama, bilinçli şekilde yapılmaya başladığı dönemlerden bugüne kadar gelişimini büyük ölçüde bir önceki dönemlerin devamı niteliğinde ilerletti. Ancak dijitalleşme, yapay zeka ve değişen tüketici alışkanlıklarıyla birlikte pazarlama anlayışı da son yıllarda köklü bir yapılanma içerisine girdi. Bugünün pazarlama dünyasında, dikkat ekonomisi oldukça belirleyici bir detay çünkü dikkatle bakmadığınız, dinlemediğiniz her şeyin yok olma hızı oldukça yüksek.

Son dönemlerin en güçlü pazarlama trendlerinden bir tanesinin “absürtlük” olduğuna inanıyorum. Fakat şüphesiz ki bu yaklaşım herkes için kolay uygulanabilir bir trend değil. Çünkü absürtlük birçok kültürde mantıksızlık, saçmalık veya tutarsızlık gibi olumsuz çağrışımlara sahip. “Absürt” kelimesi, çoğu dilde “anlamsız” veya “gereksiz” olarak çevrildiği için, insanlar bu tür yaklaşımları değersiz olarak görebiliyor. Oysa absürtlük, aslında ezber bozan, önceden belirlenmiş anlamlara karşı çıkan ve sorgulamaya teşvik eden bir unsur. Bu algı nedeniyle birçok marka veya yönetici, absürtlüğü pazarlama süreçlerine dahil etmekten çekiniyor. Hatta kelime olarak dahi kullanmaktan kaçınıyor. Ancak doğru kullanıldığında absürtlük, markalar için güçlü bir rekabet avantajı yaratabilecek katma değerli bir detay.

Absürt Pazarlama Stratejik Hamle Mi?

Bir pazarlama stratejisinde absürtlük bilinçli bir şekilde kurgulanmazsa, tüketici bunu anlamsız, itici veya rastgele bir içerik gibi algılayabilir. Ancak doğru kullanıldığında ise beklenmedik bir etki yaratarak marka adına uzun soluklu etkilerin ortaya çıkması sağlayabilir. Tüketicinin duygusal tepkisini harekete geçirebilir, şaşırtabilir, düşündürebilir ve bir anlamda zihni “gıdıklayabilir.”

Beklenmedik mesajlar ve sıra dışı anlatım teknikleri, izleyicinin merak duygusunu tetikleyerek onu içeriğe daha fazla bağlayabilir. Örneğin, 2018 yılında SpaceX, Falcon Heavy roketini test etmek için “yük” olarak bir Tesla Roadster’ı uzaya fırlatmıştı. Direksiyonda astronot kıyafeti giyen “Starman” adlı bir manken vardı ve aracın hoparlöründen David Bowie’nin “Space Oddity” şarkısı çalıyordu. Bu absürt kampanya, Tesla’nın reklam bütçesi olmadan tüm dünya basınında manşetlere çıkmasını sağladı.

Ancak burada önemli bir denge var: Mantıksız gibi görünse de, absürt pazarlama mutlaka belirli bir stratejiye dayanmalı. Sadece dikkat çekmek için yapılan absürt reklamlar veya içerikler, kalıcı değil, geçici bir etki çemberi oluşturur. Absürtlüğü doğru kullanmak, yalnızca geçici viral başarılar değil, uzun vadeli marka algısı ve sadakati oluşturmanın da bir yoludur. Bu yüzden absürtlük, yalnızca bir pazarlama trendi değil, markaların en büyük kolaylaştırıcılarından biri olabilir. Önemli olan, onu bilinçli ve etkili bir şekilde konumlandırabilmekten geçer.

Absürt Pazarlamanın Neden İşe Yarıyor?

Günümüzün dijital odaklı dünyasında, markaların fark edilmesi kolay değil. Geleneksel pazarlama yöntemleri, tüketici ilgisini yakalamakta giderek daha fazla zorlanıyor. İşte tam bu noktada, absürt pazarlama ilginç yollara kapı aralayabilir. Peki ama neden ?

Sınırlı Dikkat Süresinde Öne Çıkmak: Ortalama dikkat süremizin 8 saniyenin altına düştüğü, insan zihninin dijital tüketim kültürüne alıştığı ve bir içeriğin reklam mı olup olmadığını bir saniyenin altında karar verebildiği bir düzende, absürt ve beklenmedik unsurlar dikkatleri yakalayabilmenin etkili araçlarından bir tanesi. Dikkatin yakalanabildiği o anlarda doğru ve duygusal bağlamın inşa edilmesiyle etkili bir kalıcılık sağlanabilir.

Marka Hafızasını Güçlendirmek: Beynimiz tahmin edilebilir ve sıkıcı içerikleri hızla unutmaya oldukça meyilli durumda. Mantıksız veya absürt olana ise daha fazla değer verme ve daha uzun süre hatırlama eğiliminde. Dolayısıyla dozunda ve dengeli bir absürtlük kullanımı tüketici tarafında

Markayı Samimi ve Cesur Göstermek: Absürt kampanyalar veya kampanyalar içerisindeki absürt ögeler, markanın kendisini fazla ciddiye almadığını ve tüketicisiyle daha doğrudan bağlantı kurduğu mesajını iletebilir.

Konuşulabilme (Word of Mouth): Absürt içerikler şaşkınlık ve beklenmedik etki yaratarak içeriğin paylaşılma potansiyelini geliştirir. Sosyal medyada yayılma hızı, geleneksel kampanyalara göre çok daha yüksek olabilir. Viral bir içerik çıkarabilmek günden güne zorlaştığı kalıpsal düzende, absürt detaylar bu konuda büyük bir kolaylaştırıcı olabilir. Örneğin, Burger King, taze ve katkısız malzemeler kullandığını göstermek için ‘Moldy Whopper’ başlıklı bir reklam kampanya yayınladı. Reklamda, günler geçtikçe küflenmeye başlayan bir Whopper gösterildi. Hamburger odaklı bir fast food markasının küflenmiş bir hambugeri kampanyanın kahramanı yapması ilk başta biraz absürt gelmiş olabilir. Ancak, alışılmış fast food reklamlarından tamamen farklı olan bu kampanya, doğallık vurgusuyla çok güçlü bir etki yarattı ve viral bir kampanyan haline dönüştü.

Absürt Pazarlamanın Geleceği

2025 yılı itibarıyla tüketici ekosistemine yeni bir nesil daha katıldı. 2010-2024 yılları arasında doğan bireyler Alfa Kuşağı olarak tanımlanırken, 2025’te doğanlar artık Beta Kuşağı‘nın ilk temsilcileri olarak hayatımıza dahil olmaya başladı. Henüz Beta Kuşağı’nın özellikleri tam olarak şekillenmemiş olsa da, markalar açısından bu yeni neslin beklentileri büyük bir merak konusu.

Bugüne kadar X, Y, Z ve Alfa kuşaklarına hitap eden markalar, yakın gelecekte Beta Kuşağı ile de bağlantı kurmak zorunda kalacak. Artık beş değil, altı farklı kuşakla aynı anda iletişim kurma gerçeğiyle yüzleşmek gerekiyor. Bu çeşitlilik, pazarlama dünyasında büyük fırsatlar sunarken aynı zamanda ciddi bir zorluk da barındırıyor.

Özellikle Z ve Alfa kuşakları, geleneksel pazarlama yöntemlerinin monoton yapısına karşı giderek daha duyarsız hale geliyor. Tahmin edilebilir, sıradan mesajlara ilgisiz kalan bu jenerasyonlar, yenilikçi, interaktif ve beklenmedik içeriklere çok daha açık. Günümüzün yüksek tempolu dijital dünyasında, bilgi akışının kontrolsüz bir hızla arttığı bu çağda, pazarlamanın sıradanın ötesine geçerek yaratıcı ve özgün stratejiler geliştirmesi artık bir lüks değil, bir zorunluluk. Tam da bu noktada, absürt pazarlama, yeni nesil tüketicilere ulaşmak için en etkili stratejilerden biri olmaya aday.

Ancak, absürdün yalnızca dikkat çekmek amacıyla kullanılması markalar için ciddi bir risk taşıyor. Yanlış konumlandırılmış absürtlük, markanın güvenilirliğini zedeleyebilir, tüketiciyle olan bağı koparabilir ve algıda istenmeyen sonuçlar doğurabilir.

Bu nedenle, dengeyi sağlamak kritik:

  • Absürt öğeler yalnızca şaşırtıcı olmakla kalmamalı, markanın anlatmak istediği mesaja, kimliğe ve hikayeye hizmet etmeli.
  • Stratejik olarak kurgulanmış absürdün, sadece dikkat çekmek değil, marka hafızasını güçlendiren ve tüketiciyle duygusal bağ kuran bir unsur olması gerekli.

Önümüzdeki yıllarda, absürt unsurları bilinçli ve stratejik bir şekilde kullanan markaları çok daha sık göreceğiz. Bu bağlamda, absürt pazarlama, geleceğin en dikkat çekici ve etkili iletişim modellerinden biri olmaya aday.

Absürt pazarlama cesaret işidir.

Alışılmışın dışına çıkmak, bazen risk almayı gerektirir. Ancak asıl risk, sıradanlığı kabullenmek ve onu doğal bir bütünün parçası gibi sunmaktır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *