Viyana’ya gitmeye çok hızlı karar verdim. Genellikle böylesi ani kararlarda gitmeyi düşündüğüm ülkenin kültürüne ve olgularına bakarım. Viyana’yı araştırmaya başladığım an yeterince tatmin edici sonuca ulaştığım için aldım biletimi. Avrupa’da birçok şehir gezebilirsiniz ama Viyana gibi keyif alabileceğiniz çok az şehir olacağını söyleyebilirim. Burası sanat ve kültür açısından çok dinamik bir şehir. Avusturya’nın başkenti ve en büyük şehri olan Viyana, sanat, müzik, tarih ve mimari açıdan da zengin bir destinasyon. Burası dünyaya kafe kültürünü öğreten, sosyal ve entelektüel yaşamın merkezi konumunda aktif bir şehir.
Keşfetmekten büyük keyif aldığım Viyana için hazırsanız detaylara başlayabiliriz.
Viyana Hakkında Bazı Küçük Sırlar
Öncelikle Viyana hakkında küçük ama ilgi çekecek bazı detaylar ile başlayalım. Zira bu şehri keşfederken bu güzel detayları kaçırmanızı istemem.
Dünyanın çalışır durumdaki en eski dönme dolabı olan “Wiener Riesenrad” Viyana’da yer alıyor. 1897 yılında açılan bu dönme dolabı yangın ve 2. Dünya savaşı gibi birçok badire atlanmasına karşın o etkileyici vagonlarıyla ve 64 metre yüksekliği ile halen ayakta. 1980’li yıllara kadar dünyanın en yüksek dönme dolabı konumunda yer alan Wiener Riesenrad birçok filmde de kullanılmış. Ulaşım için haritaya Wiener Riesenrad yazmanız yeterli. Metro ile ulaşım çok çok rahat.
Dünyanın en eski hayvanat bahçesi olan Tiergarten, Viyana’da bulunuyor. Schönbrunn Sarayı’nın içerisinde yer alan TierGarden’ı kesin ziyaret etmenizi öneririm. Burası ilk olarak 1752 yılında açılmış ve bugün halen aktif durumda. Hayvanat bahçesi mantığını belli anlamda sevemesem de ilk olması bakımından görülmesi gerek görüşündeyim. Bu arada ilk açıldığı dönemlerde aktif olan yerleri de görebilirsiniz.
Dünyanın en ikonik ürünlerinden ve hediyelerinden bir tanesi olan kar küresi, Erwin Perzy ve ailesi tarafından 1900 yılında Viyana’da icat edildi. Buna yönelik şehirde çok detay yok ama bazı yerlerde ampul şeklinde göreceğiniz kar küreleri bu ürünün aslına uygun tasarlanmış olanlar.
Viyana’nın şehir merkezindeki trafik ışıklarında çift karakter kullanımını göreceksiniz. Bazılarında yaya ve bisiklet, bazılarında kadın ve erkek, bazılarında ise eşcinsel kullanımlar var. Bu proje 2015 yılında toplumda hoşgörüyü yaymak amacıyla yapılmış ve buradan da Avrupa’nın birçok şehrine doğru yayılmış. Bu arada yaya geçişlerinde ilk sesli kullanım ise 1972 yılında Viyana’da uygulanmaya başlanmış.
Dünyaya kafe kültürü bu şehirden yayılmış. Dolayısıyla inanılmaz butik ve özgün kafelerle karşılaşacaksınız. Café Central, Café Sacher veya Café Hawelka’da kafe kültürünü deneyimleyebilirsiniz.
Viyana’da her an ülkenin üst düzey bürokratları ile yan yana oturabilirsiniz. Bizim gittiğmiz bir kafede yanımıza önemli bir bakan gelmişti. Ne koruma ne de çakar arabası vardı. Bildiğiniz normal biri gibi gelip oturdu hemen arkamıza. Bu tarz şeyler burada oldukça normalmiş.
Viyana’da Mozart’ın evini ziyaret etmenizi ve Beethoven Pasajı’nda gezinin veya bir konser veya opera performansı izlemenizi öneririm.
Havalimanı Merkez Ulaşım
Viyana’da ulaşım inanılmaz kolay. Her destinasyon haritalar ile entegre. O yüzden taksiye falan kesinlikle binmeyin. Havalimanında indiğinizde hemen iki alternatif var. Önerim devletin markası QBB’den bilet almanız zira özel tren QBB’ye göre 8 kat daha pahalı ki gerçekten gerek yok. QBB ile şehir merkezi 20 dakika sürmekte ve tek yön bilet 2.10 Euro. Viyana’da trenlerin içerisinde çok fazla kontrol oluyor. O yüzden bence kaldığınız gün kadar bilet alın.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: Şehir için metro veya tramvaylar ile havalimanına ulaşım için kullanacağınız QBB’nin biletleri farklı. Yani metro ve tramvaylar için aldığınız bilet QBB’de geçerli değil. O yüzden metro ve tramvay için kalacağınız gün kadar, havalimanına ulaşım için ise tek kullanımlık bilet almayı unutmayın ama mutlaka bilet alın. Trenlerde sık kontroller var ve biletsiz (yanlış bilet dahil) cezası 105 Euro.
Viyana Gezilecek Yerler
Schönbrunn Sarayı
Viyana’da görülmesi gereken ilk yerlerden biri net biçimde Schönbrunn Sarayı. Burayı gezmek için 1 saat civarında ayırmak yeterli olur. Girişte Türkçe olarak infoport’ta alabiliyorsunuz. Barok tarzında inşa edilen bu saray, 18. yüzyılın başlarında Habsburg Hanedanlığı tarafından inşa edilmiş. Saray içerisinde Habsburg Hanedanı’na ve Maria Theresa’nın hikayesine yakından şahitlik edeceksiniz. Ayrıca Maria Theresa’nın kişisel alanlarını da görebilme imkanınız da olacak. Sarayın içinde 1400’ü geçkin oda olmasına karşın çok çok sınırlı halka açık. Burası her gün 08:30 – 17:00 arası açık.
Schönbrunn Sarayı’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığının da altını çizeyim. Buraya kadar gelmişken bence her yerini gezin derim. Gran Tour yapmak isterseniz bilet ücreti 29 Euro, Imperial Tur isterseniz ise 24 Euro. Aralarında aşırı görülmeye değer bir fark yok gibi ama bu tarz yerlere geldiğimde içimde kalmaması adına ben en kapsamlı bileti alıyorum ama Imperial Tur’da yeterli olacaktır görüşündeyim. U4 metrosu ile direkt Schönbrunn durağında inebilirsiniz.
Tiergarten
Dünyanın en eski hayvanat bahçesi olan Tiergarten, Schönbrunn Sarayı içerisinde bulunuyor. 1752 yılında kurulan bu hayvanat bahçesinde ilk başlarda 20 hayvan bulunuyormuş. 20 yıl boyunca halkın ziyaretine açık olmayan hayvanat baheçesi, 1772’li yıllarda genel olarak ziyarete açılmış. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Tiergarten, 700’den fazla hayvan türüne de ev sahipliği yapıyor. Ayrıca farklı yıllarda 6 kere Avrupa’nın en iyi hayvanat bahçesi de seçilmiş. Giriş ücreti 14 Euro. Burayı gezmek için 1 saat yeterli olur görüşündeyim.
Karlskirche – Charles Kilisesi
Viyana’daki en büyük yapılardan biri olan Karlskirche, tasarımındaki farklılığı ile ön plana çıkan eserlerden. 1737 yılında tamamlanan ve Barok tarzda inşa edilen bu yapı, camiye benzer tasarımıyla mimar Johann Bernhard Fischer von Erlach tarafından yapılmış. Mimar St. Charles Kilisesini tasarlarken İstanbul ve Roma arasında bir köprü olacak şekilde düşünmüş ve bunu temsilen de minareye benzer iki yapıyı girişe yerleştirmiş. Kutsal Roma İmparatoru VI. Charles, veba hastalarının şifacısı olarak saygı duyulan Aziz Charles Borromeo için bir kilise inşa etme sözü vermiş ve Karlskirche’yi (Charles Kilisesi) inşa ettirmiş. Buraya giriş ücreti ise 8 Euro. Burada yaşayan arkadaşıma sorduğumda girilmese de olur dediği için girmedim.
Rathaus (Belediye Binası)
Şehrin merkezinde yer alan Rathaus’u ilk gördüğümde kilise falan sandım ama meğer belediye binasıymış 😊 Rathaus, Almanca’da “belediye sarayı” anlamına geliyor. Binanın içi dışı kadar iyi değil o yüzden dıştan görmek yeterli görüşündeyim. Viyana’nın simgelerinden biri olarak kabul edilen bu yapı, 1872 ile 1883 yılları arasında neo-gotik tarzda inşa edilmiş. Özellikle çatı kısmındaki kuleler ve kemerler binaya fazlasıyla estetik bir görünüm katıyor. Ön kısmında sürekli olarak bir aktivite olan belediye binasının çevresinde bir şeyler içmeyi ve aktivitelere katılmayı unutmayın.
Dönme Dolap – Wiener Prater
Dünyanın en eski çalışır durumdaki dönme dolabının da yer aldığı Wiener Prater, bir eğlence parkı. Burası 1766 yılından beri sürekli olarak halka hizmet veren bir eğlence kompleksi. Buranın en önemli ürünü ise dünyanın çalışır durumdaki en eski dönme dolabı olan “Wiener Riesenrad”. 1897’de yapılan bu dönme dolap pandemi dışında hiç durmamış. Bir dönem yıkılmak istenmiş ama fon bulamadığı için ayakta kalmış. Orijinal vagonlarının girişte sergilendiği bu dönme dolap aslında ilk zamanında 30 vagona sahipmiş ama 2. Dünya Savaşı’nda ciddi zarar görmüş ve vagon sayısı düşmüş. Eski yıllarda akrobatlar burada gösteriler yaparmış. Bu dönme dolap 1985’e kadar da dünyanın en yüksek dönme dolabı konumunda kalmış.
Örneğin, açıldıktan hemen sonra bir kadın burada dişleri ise asılı durarak toplumsal olaylara dikkat çekmiş. Birçok filme konu olan bu dönme dolabı, James Bond’un bir serisinde yemekli vagonların kullanılmasından sonra yemekli vagon hizmeti de sunmaya başlamış. Ortalama 2,5 km’lik hızla dönen dönme dolapta bir tur 15 dakika civarlarında sürüyor ve bilet ücreti yetişkinler için 14 Euro.
Aziz Stephan Katedrali – Stephansdom
Viyana’nın sembolü konumundaki Aziz Stephan Katedrali’nin (Stephansdom) inşaatı 12. yüzyılda başlamış ve 1433 yılında tamamlanmış. Buranın dışı komple siyah durumdaymış ve yıllardır diş fırçası ile temizleyerek beyazlatılmış. Çalışmalar ise halen devam etmekte. Katedralde yer alan 20 ton ağırlığındaki Pummerin adlı büyük çan, Avrupa’nın en büyük çanlarından biriymiş ve özel günlerde çalınıyormuş. Aziz Stephan Katedrali’nin kripto zemininde, gümüşten yapılan sandıkta Aziz Stephan’ın kalıntılarının korunduğu kısım yer almaktaymış. Bu katedralin dış alanındaki önünde bulunan heykellerde ise Viyana kuşatmasında başarısızı olan ve Viyana’lı askerlerin Osmanlı’ları ayakları altına aldığı heykellerde bulunmakta.
Pestsaule Viyana Veba Sütunu
Merkezde bulunan Veba Sütunu, 17. yüzyılın ortalarında Viyana’da ortaya çıkan Büyük Veba Salgını’nın (1679–1680) sona ermesini kutlamak için yapılmış. Bu sütün Tanrı’ya şükranlarını ifade etme amacı taşıyormuş.
Müzeler Bölgesi – Museumsquartier
Leopold Müzesi, MUMOK (Modern Sanatlar Müzesi), AzW (Avusturya Mimarlık Müzesi ve Tantsy Podvala (Dans Müzesi) burada bulunuyor. Hofburg İmparatorluk Sarayı’nın karşısında bulunan bu bölgeye erişim de oldukça kolay. Buranın çevresinde birçok etkinliğe bilet satan insanlara denk geleceksiniz. Normal 3-4 katı fiyata bilet sattıklarını da unutmayın.
Hofburg İmparatorluk Sarayı
Viyana’nın en güzel meydanı bence Hofburg İmparatorluk Sarayı’nın önünde bulunuyor. Her şeyden önce buraya kahvenizi alarak gelmenizi öneririm. Buradan kahveniz eşliğinde belediye binasını, kütüphaneleri ve sarayı izleyebilirsiniz. Bu saray zamanında Habsburg Hanedanı’nın resmi sarayı ve İmparatorluk hükümetinin merkezi olması bakımından oldukça önemli. Sarayın en önemli yönlerinden bir tanesi ise tek bir sanat akımı ile değil Gotik, Rönesans, Barok ve Rococo gibi farklı dönemlere ait akımların izlerini taşıyan bir mimariye sahip olması. 18 avlu ve 2.600 odası bulunan bu saray, 240 bin metrekare alan üzerine kurulu.
Sarayın içinde Sisi Müzesi (İmparatoriçe Elisabeth’e adanmış), Silah Müzesi, Hazine Odası ve Mücevherler Müzesi gibi önemli koleksiyonların yer aldığı müzeler yer alıyor. Viyana’nın en tanınmış simgelerinden biri olan Hofburg İmparatorluk Sarayı oldukça ihtişamlı. Bu arada sarayın önündeki büyük heykellere dikkatli bakıldığında Viyana kuşatmasında yenilen Osmanlı askerlerine ait detayları görülebilir.
Viyana Devlet Operası – Wiener Staatsoper
Dünyanın en ünlü ve prestijli opera binalarından bir tanesi olan Viyana Devlet Operası, 1869 yılında inşa edilmiş. Her şeyden önce eğer denk getirebilirseniz burada bir etkinliğe katılın derim. Biletlere ve etkinliklere buradan bakabilirsiniz. Eskiden soylular ile halk ayrı yerlerde gösterileri ve oyunları izlermiş. Bu bina soyluların etkinliklere katıldığı bina olarak dizayn edilmiş. Neo-Rönesans tarzında inşa edilen bu yapıda dünyanın en önemli opera eserleri ve baleleri de sergilenmekte. Dünyadaki önemli kültür miraslarından biri olarak kabul edilen Viyana Devlet Operası’nın özellikle iç bölümleri görülmeye değer.
Belvedere Sarayı
Her şeyden önce burayı gezmek için randevulu bilet sistemi oluyor. Bundan dolayı biletlerinizi online olarak almanızı öneririm zira girişte bilet almak için biraz sıra oluyor. Ön bahçe (Yukarı Belvedere) ve arka bahçe (Ön Belvedere) olarak iki bölümden oluşan saray, 18. yüzyılın başlarında dönemin bölgedeki en büyük sanat destekçisi bir tanesi olan Prens Eugene Savoy tarafından inşa ediliyor. İçerisinde birçok sanat koleksiyonu, heykel ve zengin süslemeleri bulunduran Belvedere Sarayı, Viyana’nın tartışmasız en ihtişamlı ve gösterişli binalarından bir tanesi. Belvedere Sarayı’nı bir anlamda müze gezisi şeklinde düşünün. İçerisinde ağırlıklı olarak resim ve heykel göreceksiniz. Belvedere Sarayı’na giriş ücreti ise 19 Euro.
Hundertwasser Evi (Hundertwasserhaus)
Avusturyalı ünlü sanatçı ve mimar Friedensreich Hundertwasser tarafından tasarlanmış olan bu yapı, özgün tarzı ile ön plana çıkıyor. Görülmesi gereken yerlerden ama bence birçok saray vb. detay varken burayı sonlara doğru atabilirsiniz görüşündeyim.
Viyana’da Yeme ve İçme Önerileri
Viyana mutfak açısından çok zengin bir ülke olmamasına karşın denenmesi gereken şeyler var. 😊 Bunların ilk başından tartışmasız biçimde Schnitzel geliyor. Şimdi isterseniz buraya özgün nelerin nerelerde yenilebileceğini konuşalım.
Figlmüller – Schnitzel
TasteAtlas’ın hazırladığı dünyanın en efsanevi 150 restoran sıralamasından birinci sırada yer alan Figlmüller’de Schnitzel yemenizi öneririm. İki mekanı bulunan Figlmüller’in orijinal ve eski olan yeri pasajın arasında kalan kısım. 1905 yılında açılan mekan geleneksel Avusturya atmosferiyle ünlü. Yıllardır aslına uygun şekilde sadece Schnitzel yapan Figlmüller’de yemeğin yanında gelen patates salatası da bir o kadar enfes ve lezzetli. Ayrıca şarap ve soda karışımı içecekte yine bir o kadar güzel. Burada bir Schnitzel’in fiyatı yaklaşık 20 Euro. İçtiğiniz Şarap & Soda’nın fiyatı 5 Euro, salata ise 9 Euro. Bu üçlü buradaki en ideal ve olması gereken.
Demel – Kaiserschmarrn
Oldukça lezzetli olan Kaiserschmarrn Demel’de yenir. Dışarıda sıra olursa iç bölümde arka kısma geçebilirsiniz. Karamelize olmuş bir hamur genellikle tavada pişirilir ve büyük parçalara bölünerek servis edilir. Sonra üzerine pudra şekeri ve çilek marmelattı koyuluyor. Bu tatlının en doğru adresi net biçimde Demel. Tatlıdan sonra yine aynı mekanda kahvenizi alarak Hofburg İmparatorluk Sarayı önüne geçebilirsiniz. Demel’de küçük boy Kaiserschmarrn 9 Euro, büyük boy ise 12 Euro.
Bir yanıt yazın